previous | next
 
 
 

ELHAN-I ŞİTA
Beşiktaş günlerimin ilk karı yağıyor.
Londra’da oturur her kış, buraları düşlerdim.

Geldim. Buradayım işte artık.
İşte ağır bulutlar, karlı kaldırımlar
ve anlamsızca, acımasızca esen rüzgâr.
Sessizce gezindim sokaklarınızda bu akşam:

Her gece saat 11’de çay demleyen bakkal,
hemen yanında sepet sepet kuşburnu, zerdeçal,
keçi boynuzu, zencefil, bilmediğim nice bitki,
züccaciyeci, sonra Elit Profiterol ve künefeci.

Zor dayanıyor tenteler üstlerindeki karlara.
Çilingir, terzi ve yanı sıra her çeşit tamirci:
“Tüm elektronik eşyalarınız tamir edilir”
ve bisiklet tamircisi ve saat tamircisi.

Döndüm, ey tamirciler! Buradayım artık.
Geldim, teslim ediyorum işte kendimi size.
Tamir edebilecek misiniz geçmişimi?
Dönüp bakmadıklarımı, kırıp geçtiklerimi?

Tamir edebilecek misiniz kalan günlerimi?
WINTER MUSIC
My first snowfall at Beşiktaş, in the very places
I dreamt of during all those winters in London.

It’s done now: I’m back.
Dark clouds, white pavements
and a pointless, bitter wind.
Silently I take an evening walk:

The grocer who brews tea nightly at eleven,
next door, baskets full of rose hip, turmeric,
carob fruit, ginger, herbs I can’t identify,
the china shop, “Patisserie Elit”, the pudding shop.

The awnings can barely carry the snow.
The locksmith’s, the dressmaker’s,
then all the repairers:
“All kinds of electronic goods repaired”,
repairers of bicycles, of watches.

Well, repairers, I’m back here now.
I turn myself over to you.
Can you repair the past with your skill?
Repair all that I ignored, all that I ruined?

And repair such days as I have still?